Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Nisan 2014 Pazar

DİSLEKSİK OLAN ÇOCUKLAR NASIL ÖĞRENİR?

Ülkemizde, disleksik çocuklara tanı koymak batı ülkelerine göre daha zordur. Türkçenin büyük ölçüde söylendiği gibi yazılan ve  harf  sayısı  az olan bir dil olması, disleksik çocuklara büyük avantaj sağlamaktadır. Ağır vakaların dışında, disleksi olan çocuklar  biraz geç de olsa okuma- yazma öğrenebilmektedirler. Ancak bu durum bir çok disleksik çocuğa tanı konulmamasına ve onların öğrenme sürecinde yaşadıkları sorunların anlaşılmamasına neden olmaktadır.
Disleksik çocuklar okuma-yazma öğrenseler de yaşıtlarına göre daha yavaş ve hatalı okurlar. Ayrıca uzun okumalar çocuğu yorduğu gibi, göz ve baş ağrısına da neden olabilir. Disleksik çocuklar, bu nedenle okumaktan hoşlanmazlar. Yanlış ve eksik okumaları ise bazen okuduklarını anlamada güçlük çekmelerine de neden olabilir.
Disleksik çocukların okuma sorunları dışında, düşünme ve öğrenme biçimlerinin farklı olmasından kaynaklanan okulda öğrenme güçlükleri vardır. Disleksik çocukların öğrenme stilleri görsel ve uzamsaldır. Diğer bir değişle, duyduklarını ve okuduklarını gözlerinde canladırma becerileri çok güçlüdür ve bu becerilerini kullanarak öğrenmeye çalışılar.  Üç boyutlu nesneleri daha kolay algılarlar.
Disleksik çocukların düşünme biçimleri ise bütüncüldür. Sıralı, adım adım öğrenmelerde güçlük çekerler. Diğer bir değişle ormanı görür, içindeki ağaçları tek tek farkedemazler. Bu nedenle  detaylarda hatalar yaparlar. Parçadan bütüne ulaşmakta güçlük çekerler.
Disleksik çocuklar bu iki özellikleri nedeniyle,  dinledikleri ya da okuduklarına olduğundan daha çok anlam yükler ve diğer çocuklardan farklı anlamlar çıkarırlar.  Aslında disleksikler arasından dahi çıkmasının temel nedeni de bu özelliklere sahip olmalarıdır. Ancak yaşamsal değeri olan bu özellikler, okul öğrenmelerinde işlerine yaramaz.
 Geleneksel eğitim sisteminde, bilgi ve beceriler sıralı olarak kazandırılır, görsellerden çok sembollerden yararlanılır, yorumdan çok yanıtı tek olan bilgiler önemsenir. Başarı, zamanın sınırlı olduğu testlerle ölçülür. Bu yaklaşımlar disleksik çocuklara uygun olmadığı için başarısız olurlar ve kendilerine olan güvenleri azalır. Disleksik çocukların bu zorlukların üstesinden gelebilmelerine, kendi öğrenme ve düşünme biçimlerine uygun yapılacak birebir eğitim çok önemli katkıda bulunmaktadır.
Prof. Dr. Münire Erden

31 Mart 2014 Pazartesi

DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUKLAR İÇİN HANGİ OKULLAR UYGUNDUR





Bu günlerde okullar yeni kayıt dönemini açıyorlar. Ülkemizde okullar arasında niteliksel olarak büyük farklar olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle aileler  de çocukları için iyi bir okul bulma  derdine düştüler. Ancak bir okulun toplumdaki kişilerce   iyi olarak nitelendirilmesi, o okulun   çocuğumuza uygun olduğunu göstermez. Özellikle DEB/DEHB ya da öğrenme güçlüğü olan çocuklar için bir okulun iyi olma kriterleri farklılaşmaktadır. Aşağıda bu çerçevede çocuğunuza okul seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiğini özetlemeye  çalışacağım.

  1. Öğrenci sayısı ve sınıf mevcutları az olan, küçük okullar: Büyük ve kalabalık sınıfların olduğu okullarda bazı çocuklar görünmez olur. DEHB  olan çocuklarımız en kalabalık okul da bile kısa zamanda kendini gösterse de, sadece DEB, disleksi ya da öğrenme güçlüğ çeken çocuklar bu okullarda kaybolur gider. Çocuğun sorunlarının anlaşılması uzun zaman alır.
Bu nedenle çocuğumuz için okul ve sınıf mevcudu az okulları tercih etmeliyiz.

  1. Başarıdan çok öğrenciye odaklı okullar: Bazı devlet  okulları ile özel okullar öğrenci başarısına çok önem verir. Bu okullar  çocukları gelecekte iyi lise ya da yüksek öğretime hazırlamayı amaçlarlar. Bu okullar için mezunlarının sınavla öğrenci alınan okullara girmesi çok önemlidir. Bunu sağlamak için öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder ve yanlışlıkla  okullarına gelen başarısız öğrencileri, aileler üstünde baskı kurarak ayıklamaya çalışırlar. DEB/DEHB, Disleksi olan çocukların bu okulların ritmine uyması çok güçtür. Çocuğun kendini çok başarısız hissetmesine ve kendine olan güvenini yitirmesine neden olur. Bu nedenle çocuklarımızı bu okullardan uzak tutmalıyız.

  1. Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitim programlarına uyan okullar: Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı’nın tüm okullar ve sınıflar için hazırladığı ülke çapında uygulanması zorunlu eğitim programları vardır. Aslında tüm okulların bu programa uymasu zorunludur ve  tüm genel sınavlar bu programlara uygun olarak hazırlanır. Ancak bazı devlet okullarındaki öğretmenler ve özel okullar bu programın dışına çıkarak, bir üst sınıfta öğrenilmesi gereken becerileri daha erken öğretme çabasına girmektedirler.  Oysa DEB/DEHB, Disleksi  olan çocuklar Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı programlarla ancak başa çıkarken, bunun üstünde bilgi ve becerileri kazanmakta haklı olarak çok zorlanmaktadırlar. Ancak maalesef velilerin okulun programın dışına çıkıp çıkmadığını anlamaları çok güçtür. Her zaman geçerli olmasa da başarıya odaklı okulların bu yolu tercih ettikleri söylenebilir.

  1. Okulda bulunma süresi en kısa  olan okullar: Ülkemizde okul da bulunma süresi en kısa olan okullar etüdsüz devlet okullarıdır. DEB ve DEHB olan çocuklar grup için de öğrenmede zorluk çekerler ve okulda geçirdikleri süreden yeterince yararlanamazlar. Bu nedenle çocuğa evde daha çok çalışma saati ayarlamak ve evde kendilerini geliştirmlerine olanak sğlamak için mümkünse etüdsüz okullar seçilmelidir.

  1. Alternatif okullar: Türkiye’de az sayıda da olsa uygulanmakta olan Montessori metodu, Waldorf pedagojisi, Reggio Emila yaklaşımı ve demokratik eğitim gibi alternatif eğitim metot ve yaklaşımlarını temel alan okullar bulunmaktadır. Bu okullar DEB/DEHB ve Disleksi olan çocuklara çok uygundur. Detaylı bilgi için www.alternatifokullar.com adresini inceleyebilirsiniz.

Prof. Dr. Münire ERDEN

28 Şubat 2014 Cuma

YETİŞKİNLERDE DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU


Dikkat Eksikliği Bozukluğu (DEB)  ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)  doğuştan gelen bir özelliktir ve ömür boyu sürer. Bu bozuklukların erken yaşlardaki belirtileri, ergenlik dönemiyle birlikte biçim değiştirir. Bu nedenle çoğunlukla yetişkinlerdeki DEB/DEHB çevresi tarafından kolay anlaşılmaz. Ancak bu bozukluğa sahip olan yetişkin, her yere geç kalmak, organize olamamak, unutkanlık, sorumluluklarını yerine getirememe gibi sorunlarla boğuşup durur. Bu sorunlar onun kariyerini ve ilişkilerini olumsuz yönde etkiler.
Yetişkinlerde DEB ve DEHB nasıl anlaşılır?
Çocukluk döneminde özellikle dürtüsel davranışlar ve hiperaktivite yoğun olduğu için DEHB teşhis edilmesi daha kolaydır. Erken teşhis, çocuğun zaman içinde çevreye uyum sağlaması için  stratejiler geliştirmesine ve sorunlarla başetmeyi öğrenmesine yardımcı olur.
1990’lı yıllara kadar özellikle ülkemizde  DEB/DEHB hakkında yeterli bilgimiz olmadığı için  günümüzde DEB/DEHB olan bir çok yetişkin sorunlarını farkında değildir. Onlar genellikle anne babalarının yaramaz ve asi, okulların tembel çocuklarıydı.
Çocuklukta, iyi bir öğrenci değilseniz, alileniz sizi zor bir çocuk olarak tanımlıyorsa, dağınık, tembel, sorumsuz olarak nitelendiriliyorsanız sizde de DEB/DEHB  olabilir.
Yetişkinlerde DEB/DEHB belirtileri
Konsantre olmada ve dikkatini sürdürmede güçlük.
DEB/DEHB olan yetişkinler, dalgın ve dikkatsiz olarak nitelendirilirler. Bunun nedeni;
·         Bazen konuşurken bile dalma, başka şeyler düşünme
·         Dış uyarıcılardan aşırı etkilenme
·         Okurken yada birilerini dinlerken dikkatini verememe
·         Basit görünen işleri bile tamamlamakta zorluk çekme
·         Detayları gözden kaçırma eğilimi, bir iş yaparken basit hatalar yapmadır.
Aşırı odaklanma
DEB/DEHB’in en şaşırtıcı belirtilerinden biri,  ilgilendikleri konulara aşırı odaklanmalarıdır. Bu durum onların, kendilerinde DEB/DEHB olmadığı inancını güçlendirir.  
Oysa, DEB/DEHB olan kişiler çok hoşlandıkları bir kitabı okurken, televizyon izlerken ya da bilgisayar başında zamanın nasıl geçtiğini fark etmezler. Böyle durumlarda ocaktaki yemeğin altı tutabilir. Gidilecek bir randevu unutulabilir. Eşleri ya da yakınları bu durumu, “Dünya batsa umurunda değil” biçiminde ifade edebilir.
Unutkanlık ve Dağınıklık
DEB/DEHB olan yetişkinler, çevreleri tarafından dağınık  ve sorumsuz olarak algılanırlar. Evleri, odaları, masaları genellikle dağınıktır ve onlar bu durumdan hiç rahatsız olmazlar. Bunun nedeni;
·         Zayıf organizasyon becerisi
·         İşlerini erteleme eğilimi  
·         Bir projeye başlama ve bitirmede güçlük çekme
·         Sürekli geç kalma
·         Sıklıkla telefon, cüzdan, ev ve araba anahtarlarını kaybetme ya da yanlış yere koyma ve nereye koyduğunu hatırlayamama.
·         Bir işi yapmak için gerekli zamanı yanlış tahmin etmedir.  
Dürtüsellik
Yetişkinlikte dürtüsellik,  sabırsızlık ve sonuçlarını düşünmeden hareket etme biçiminde kendini gösterir. Yetişkin DEB/DEHB olan kişiler,
·         Kendini kontrol etmede güçlük çekme
·         Düşünmeden konuşma
·         Sigara, alkol, kumar, uyuşturucu,bilgisayar vb. bağımlılıklara yatkınlık. 
·         Sonuçlarını düşünmeden hareket etme ve risk alma
·         Davranışlarını sosyal beklentilere uygun olmasını sağlamada güçlük çekme (uzun toplantılarda oturama, uzun sıralarda bekleyeme vb.) özelliklere sahiptirler.
Duygusal güçlükler
 DEB/DEHB olan yetişkinler duygularını yönetmekte güçlük çekerler.Bu nedenle sıklıkla,
·         Başarısızlık duygusu  
·         Kolaylıkla hayal kırıklığı yaşama ve strese girme
·         Motive olmada güçlük çekme
·         Eleştirilere karşı hassas olma
·         Çabuk kızma ve sinirlenme
·         Düşük özgüven ve kendini güvende hissetmeme
·         gibi sorunlar yaşarlar. Bu sorunlar yoğunlaştıkça depresyona girme olasılıkları da artar.
Aşırı hareketlilik ya da rahatsızlık hissi
Yetişkin hiperaktifler de çocuklar gibi enerjiktirler. Ancak çocuklara göre hiperaktiviteleri daha gizli ve içseldir. DEB/DEHB olan yetişkinlerde hiperaktivite kendisini,
·         Çabuk sıkılma
·         Hızlı düşünme ve düşüncelerini değiştirme
·         Uzun süreli oturamama
·         Heyecan  tutkusu
·         El, kol ve ayaklarını otururken bile hareket ettirme.
·         Çok konuşma biçiminde kendini gösterir.
Yukarıda sıralanan belirtiler zaman zaman çoğu insanda gözlenebilir. Ancak bu belirtiler çok sık ve uzun süreli yaşanıyorsa DEB/DEHB olduğundan şüphelenilebilir. Sadece DEB olan yetişkinlerde ise dürtüsellik ve hiperaktivite belirtileri gözlenmez.



27 Ocak 2014 Pazartesi

EVDE EĞLENCELİ MATEMATİK-Anne-Baba Eğitimi

o        Çocuğumu matematikle tanıştırmak,
o        Matematik ile barıştırmak,
o        Birlikte hem eğlenceli vakit geçirmek hem de bir şeyler öğrenmesini sağlamak,
o        Matematik temellerini sağlamlaştırmak,
o        Evde çocuğunuzun öğrenme stiline uygun matematik etkinlikleri yapmak,
o        Matematiği sınıfta anlatıldığından farklı yöntemlerle öğretmek,
 istiyorum ama nasıl yapacağımı bilemiyorum diyorsanız, bu eğitim tam size göre.

Bu eğitim sayesinde çocuğunuzla eğlenceli vakit geçirecek eğlenirken de temel matematik becerilerini kazanmasına yardımcı olabileceksiniz.

Kimler katılabilir? Bu eğitime başta 4-7 yaş arası çocuğuna matematikte yardımcı olmak isteyen anneler, babalar ile bu yaş grubundaki çocuklarla ilgilenen öğretmenler olmak üzere
bu konuyla ilgilenen herkes katılabilir.
Eğitimin Süresi: 3 saat
Eğitim Ücret: 50 TL
Eğitim Yeri ve Tarihi
FARKLI ÇOCUKLAR EĞİTİM DANIŞMANLIĞI
Dr. Adnan Saygun Cad. Salih Rüştü Sok. Üçler Apt. A Blok 9/3Ulus
Etiler/İstanbul
www.farklicocuklar.com
12 Şubat 2014
Saat: 11.00
Kayıt ve detaylı bilgi için;
Eposta: farklicocuklar@hotmail.com
Tel: 0 212 325 26 56
GSM:0 539 205 13 40 

Eğitmenler:
Prof. Dr Münire ERDEN
1979 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden mezun olan Erden, 1984 yılında Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde, ‘Eğitim Programları ve Öğretim’ dalında Doktora derecesi aldı. 1997 yılında Hacettepe Üniversitesinde Profesörlük unvanını alan Erden, aynı yıl Yıldız Teknik Üniversitesine geçmiş ve bu üniversitede, Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanlığı ve kurucusu olduğu Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevlerini yürütmüştür. Erden’in Öğretmenlik Mesleğine Giriş, Sınıf Yönetimi, Eğitim Psikolojisi, Öğrenme Stilleri, Okula Uyum Sağlayamayan Farklı Çocuklar isimli kitapları; ulusal ve uluslararası çeşitli dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi bulunmaktadır. Çalışmalarında öğrenme ve öğretme süreçleri üzerinde yoğunlaşan Erden, son 10 yıldır özellikle öğrenme güçlüğü çeken Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocukların eğitimiyle ilgilenmektedir. Erden, 2011 yılı itibarıyla, öğrenme güçlüğü olan çocuklara alanda katkıda bulunmak için Dr. Seda Saraç’la birlikte ‘FARKLI ÇOCUKLAR DEHB VE DİSLEKSİ EĞİTİM DANIŞMANLIĞI'nı kurmuştur. 

Seda SARAÇ, Dr.
Lisans derecesini Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü’nden alan Saraç, yüksek lisansını Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Programları ve Öğretim dalında, doktora derecesini ise Marmara Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği dalında almıştır. Saraç, Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmış ve bu süre içerisinde aynı zamanda üniversitenin okulöncesi eğitim biriminin de kurucu müdürü olarak görev yapmıştır. Çocuklarda öz düzenleme ve üst bilişsel becerilerin geliştirilmesi konusunda çalışmakta olan Saraç, bu konuda ulusal ve uluslararası yayınlar yapmakta ve projeler yürütmektedir. Saraç; 2011 yılı itibari ile çalışmalarını FARKLI ÇOCUKLAR DEHB VE DİSLEKSİ EĞİTİM DANIŞMANLIĞI çatısı altında sürdürmektedir.

23 Ocak 2014 Perşembe

KARNE KÖTÜYSE NASIL DAVRANMALIYIZ?

Karne heyecanı başladı. Kimimiz rahatız kimimiz endişeli. Sonuçları tahmin etmekle birlikte bazı aileler çok sevinirken bazı aileler de beklediklerini bulamamanın hayal kırıklığını yaşayacaklar. Hayal kırıklığına uğrayan aileler, aynı duyguları çocuklarının da yaşadığını unutmamalılar. Bazı çocuklar üzüntülerini belli ederken özellikle DEHB olan çocuklar, vurdumduymaz bir tavır takınabilirler. Vurdumduymaz bu tavır sizi kızdırabilir. Ancak şunu bilmelisiniz ki her çocuk başarılı olmak ister, her çocuk anne-babasını gururlandırmak ister ve her çocuk başarısızlık karşısında üzülür.
Böyle bir durumla karşılaşırsanız, kızmak ya da söylenmek, çocuğu tembellikle, ilgisizlikle suçlamak, başka çocuklarla kıyaslamak size ve ona bir şey kazandırmaz. Özellikle DEHB olan çocuklar için tembellik suçlaması haksız bir suçlamadır . Daha önceki DEHB OLAN ÇOCUKLAR NEDEN ÖDEV YAPAMAZ? başlıklı yazımızda da belirttiğimiz gibi, ders çalışmak ve ödev yapmak bu çocuklar için son derece zor olabilmektedir.
Peki ne yapmanız gerek? Öncelikle sakin bir biçimde karnedeki iyi notları övüp o başarıların da önemli olduğunu hissettirin. Çocuğunuzla, başarısız olduğu derslerle ilgili ne yapabileceğinizi, nasıl yardımcı olabileceğinizi konuşun. Tatili eksiklerini gidermek için bir fırsat olarak gördüğünüzü dile getirin. Üzülmeyi bırakıp harekete geçin. Okul devam ederken, hareket eden bir treni yakalamaya çalışan çocuklarımız için, şimdi tren durmuşken yol alma zamanı. Çocuğunuzla birlikte, eksiklerini belirleyip bir tatil programı çıkarın ve hemen işe koyulun. Eğer eksiklileri belirlemek, program çıkarmak ve bu programa göre düzenli olarak çalışmak sizin için zor olacaksa, profesyonel yardım almaktan çekinmeyin.
Bu 15 günlük tatil süresince günde 1 saat bile çalışmak, bir çok çocuğun 2. döneme daha hazır başlamasını sağlayacaktır. Merak etmeyin günde 1 saat ders çalışmak, çocuğunuzu çok fazla yormaz. Günün geri kalanında tatilin tadını çıkaracaktır. 
Prof. Dr. Münire ERDEN
Dr. Seda SARAÇ
FARKLI ÇOCUKLAR
DEHB VE DİSLEKSİ EĞİTİM DANIŞMANLIĞI

30 Aralık 2013 Pazartesi

DEHB OLAN ÇOCUKLARA ÖDEV YAPTIRMANIN ALTIN KURALLARI

  DEHB olan çocuklarımız, özdüzenleme becerilerinin yetersizliği nedeniyle ödev konusunda ciddi sıkıntılar yaşarlar. Bu durum birçok anne-baba için stres kaynağı oluşturur. Çocuk çoğu zaman eve ödevsiz gelir, ödevi getirirse de bir türlü ödevin başına oturamaz, otursa da bir türlü yapmaya başlayamaz, başlasa da kısa zamanda dikkati dağılır ve devam edemez, ödevi bitirse de çantasına koymayı unutur, çantasına koysa da ödevini öğretmenine teslim etmeyi unutur. Bu ve benzeri durumlar DEHB olan çocuğu olan neredeyse tüm anne-babalara tanıdık gelecektir.
 Ödev yapmadaki güçlükler nedeniyle, çoğu anne-baba, öğretmenlerin hiç ödev vermemesini isterler. Ödev, çoğu zaman gereksiz görülür. Ancak makul miktarlarda ödev,  son derece yararlıdır. Ödev, çocuklara çalışma becerileri kazandırır.  Okulda öğrenilenlerin tekrar edilmesini sağlayarak bilginin kalıcı hale gelmesinde rol oynar. Ayrıca ödev sayesinde aileler çocuğun eğitimine sürecine dahil olurlar ki bu da çocuğun okul başarısında önemli bir rol oynar.  Bu nedenle ödevi reddetmemeli ve çocuğumuzu ödev yapma konusunda  destekleyerek, ödevini yapmasını sağlamalıyız. Peki ama nasıl?
Araştırmalar ve FARKLI ÇOCUKLAR olarak bizim deneyimlerimiz, iyi planlanmış sistematik düzenlemelerin,  DEHB olan çocukların ödev problemleri ile baş etmede oldukça etkili olduğunu göstermektedir.  Siz de çocuğunuzun ödevleri için basit bir düzenleme yaparak, çocuğunuza yardımcı olabilirsiniz. Aşağıda böyle bir düzen kurmanızda sizlere yardımcı olabilecek bazı ipuçlarına yer verdik. Araştırmalar bu tür bir düzenin kurulmasının DEHB olan çocukların ödev sorunlarını tamamen olmasa da yarı yarıya azalttığını göstermektedir. Ancak, böyle bir sistemin başarılı olabilmesi için kararlı, tutarlı ve disiplinli olmanız gerekmektedir. Herhangi bir nedenden dolayı böyle bir sistemi uygulamak sizin için güç ise sizin yerinize bunları yapabilecek bir özel ders öğretmeni ya da ödev ablası ayarlayabilirsiniz. Bu konuda deneyimli, bu tür çocuklarla daha önce çalışmış, bu çocukları tanıyan bir kişi bulabilirseniz, yükünüz oldukça hafifleyecektir.
1. Çocuğunuz için bir 'ödev takip sistemi' kurun.
Ödev sorunlarını çözebilmemiz için öncelikle çocuğumuzun o günün ödevini eve getirmesini ve yaptığı ödevi okula götürerek öğretmenine teslim etmesini sağlamalıyız. Bu konuda öğretmeniyle işbirliği yapabilirsiniz. Çocuğunuzun, içerisine o günün ödevleri ile ilgili bilgileri (hangi sayfalar yapılacak, hangi kitap ya da defterlerin eve götürülmesi gerekiyor, vb.) yazacağı bir ajanda ya da ödev defteri kullanmasını sağlayın. Öğretmeni ile konuşun ve öğretmenden her günün sonunda bu defteri kontrol etmesini isteyin.
Ödevler daha çok fotokopi olarak veriliyorsa çocuğunuz için bir ödev dosyası hazırlayın. Her kırtasiyede bulabileceğinizi çift taraflı bir dosya işinizi oldukça kolaylaştırabilir. Dosyanın bir tarafına "EVE GİDECEKLER" diğer tarafına da "ÖĞRETMENE VERİLECEKLER" yazın. Öğretmenden,  her günün başında ve  sonunda bu dosyayı kontrol etmesini isteyebilirsiniz. Siz de, çocuğunuzun ödevi bitirdiğinde dosyanın ilgili tarafına koyup dosyayı çantasına koyduğundan emin olmalısınız.  Dosyanın içerisinde okulda öğretmenin evde ise sizin imzalayacağınız tarihlerin yazılı olduğu bir kağıt olması da ödev takibi için işe yarayacaktır. Bazı çocuklar için bu dosyanın olması bile bir hatırlatıcı görevi görmekte, zamanla öğretmenin kontrolüne bile gerek kalmamaktadır.
Bu düzeni sağlamak için mutlaka yaptırım kullanılmalıdır. Yaptırım uygulamaya konulmadan önce de çocuğa duyurulmalıdır. Örneğin dosyayı birlikte hazırladıktan sonra, Çocuğa  “eğer ödevini ve/veya ödevi için gereken kitapları, materyalleri vs. eve getirmeyi unutursan o akşam  televizyon seyretmeni ya da bilgisayarda oyun oynamana izin vermeyeceğiz.” denebilir. Kuşkusuz bu sözümüzün arkasında da durmamız gerekir.
Bir çoğunuzun öğretmenin sizin çocuğunuza özel muamele yapmayı kabul etmeyeceğini düşündüğünüzü biliyoruz.  Sanılanın aksine öğretmenler genellikle bu tür desteklere açıktır.  Şimdiye kadar, bizim merkezimizden yardım alan DEHB'li çocukların öğretmenlerinin hiçbiri bu isteğimizi geri çevirmedi. Hatta bazı öğretmenler ödevleri veliye eposta yoluyla iletmeyi bile kabul ettiler.
2. Çocuğunuzu için bir 'ödev zamanı' belirleyin.
Bazı çocuklar okuldan gelir gelmez, okul havasından çıkmadan, bazı çocuklar ise bir süre dinlendikten sonra ödev yapmayı tercih eder. Siz de kendi çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre bir ödev zamanı belirleyin. Her gün aynı saatte ödev yapması için gereken tüm önlemleri alın. Molaların zamanı ve süresini de önceden belirlemek faydalı olabilir. Çocuğunuzun ödev bitmeden bilgisayarın ya da televizyonun başına oturması mutlaka engellemelisiniz.  Çocuğunuzun okul sonrası yaptığı aktiviteler nedeniyle çocuğunuz farklı saatlerde  eve geliyor ise her gün aynı saatte ödev yapması mümkün olmayabilir. Bu durumda çocuğunuzun her gün hangi saatte derse oturacağını, hatta molaların zamanını ve süresini gösteren bir çizelge hazırlayıp, çocuğun görebileceği bir yere asabilirsiniz.
Merkezimizden yardım alan çocuklarla olan deneyimlerimiz bize çocukların okuldan geldikten sonra en geç 1 saat içerisinde ödeve başlamalarının verimli olduğunu gösterdi. Eve geliş ve ödeve başlama arasındaki süre uzadıkça çocuk oyuna, bilgisayara ya da televizyona dalmakta ve ödeve oturtmak zorlaşmaktadır. Çocuğunuzun ödev bitmeden bilgisayarın ya da televizyonun başına oturmasını mutlaka engelleyin. 
3. Çocuğunuz için bir 'ödevi yeri' belirleyin.
Dikkatini toplamakta ve sürdürmekte zorlanan çocuklar için ödevin nerede yapılacağı önemlidir. Çocuğunuz için, ödevini yapabileceği sessiz ve rahat bir çalışma ortamı düzenleyin. Sözsüz hafif müzik bazı çocukların odaklanmalarına yardımcı olduğu bilinmektedir. Çocuğunuzun ödevleri her zaman burada yapması için gereken tüm önlemleri alın. Ödevini yatakta, televizyon karşısında, bilgisayarın karşısında  yapmasına izin vermeyin.
4. Çocuğunuza akademik destek verin
DEHB olan  çocuklar okulda grupla öğrenmede zorluk çektikleri için, çoğunlukla ödevlerini tamamlayabilmek için gerekli olan bilgilerin tümüne sahip değildirler. Ayrıca zor bir soruyla karşılaştıklarında bütün motivasyonları bozulur ve yaptıkları işi yarım bırakırlar.  Bu nedenle ödev yapma sürecinde çocuğun yanında, ona yardım edebilecek anne, baba, ağabey, abla gibi yetişkin birisinin bulunmasında yarar vardır. 
Prof. Dr. Münire ERDEN
Dr. Seda SARAÇ
FARKLI ÇOCUKLAR
DEHB VE DİSLEKSİ EĞİTİM DANIŞMANLIĞI

16 Aralık 2013 Pazartesi

Üstün Zekalı Çocuklarda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu/Dikkat Eksikliği Bozukluğu

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ya da Dikkat Eksikliği Bozukluğu (DEB) ile zeka arasında doğrudan bir ilişki olmamakla birlikte, bazı kaynaklar DEHB/DEB olan çocukların, normal nüfusa göre, üstün zekalı olma olasılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, bazı aileler ve öğretmenler bu çocukların aşırı hareketliliğini  ve dürtüsellikten kaynaklanan bazı davranış bozukluklarını bu çocukların zeki olmalarına bağlarlar. Oysa zeka en genel anlamıyla çevreye uyum gösterme becerisidir. Dolayısıyla zeki çocuklar, eğer DEHB gibi bir sorunları yoksa,  okula ve arkadaşlarına çok iyi uyum gösterirler.
DEHB/DEB olan üstün zekalı çocukları, diğer üstün zekalı çocuklardan ayıran en temel özellik, bu çocukların ders çalışma konusunda tembel olmalarıdır. Öğretmen ve ailelere  göre bir çocuğun çalışkan ya da tembel olması çocuğun kendi elindedir ve değiştirilebilir bir özelliktir. Çocuğun çalışıp çalışmaması onun isteği ve motivasyonuna bağlıdır. Bu nedenle, öğretmen ve aileler en çok bu çocuklara kızarlar. Çünkü kapasiteleri(zekaları) olduğu halde bu kapasiteyi birilerine inat kullanmamaktadırlar.
Oysa bu saptama  yanlıştır. Tembellik çok kapsamlı bir zihinsel sürecin ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Okulda tembel olarak adlandırılan bir çocuğun, günlük faaliyetlerinde tembel olmadığını hatta beklenenin üzerinde hareketli olduğunu görmek mümkündür. Bu da istediği zaman yapıyor biçiminde değerlendirilir.
Aile ve öğretmenlerin okulda tembellikle, bazen de sorumsuzlukla suçladıkları çocukların asıl sorunu kendilerinden beklenen zihinsel eylemleri gerçekleştirmek için gerekli bazı zihinsel becerilere sahip olmamalarıdır. Ancak zihinsel beceri eksikliği, yüksek zekalı çocuklara yakıştırılamaz. Diğer bir değişle,  zeki çocuğun öğrenme kapasitesinin de yüksek olması beklenir. Oysa öğrenme güçlüğü, zekadan bağımsız bir sorundur. Öğrenme güçlüğü olan üstün zekalı çocuklar, kavrama, yorumlama gibi üst düzey becerilerde çok başarılıyken, ezber gerektiren alt düzey becerilerde sorun yaşarlar.
Okul öğrenmelerinde bazı bilgilerin ezberlenmesi zorunludur. Örneğin, matematik dersinde başarılı olmak için, 7+8= 15 olduğunu, çarpım tablosunu, geometrik şekillerin alan ve hacim hesaplama formüllerini vb. ezbere bilmek gerekir. DEHB olan üstün zekalı çocukların öğrenmede en çok güçlük çektikleri de bu ezber bilgilerdir. Her üst düzey bilgi, ezberlenmesi gereken alt düzey bilgilerin üzerine inşa edildiği için zamanla bu çocukların dersleri takip etmesi güçleşir ve çocuklar derslerden koparlar.
Zeka testleri çocukların yaşı ilerledikçe öğrenmeye dayalı bilgileri daha çok ölçtüğü için, okulda verilen eğitimden yeterince yararlanamayan bu çocuklar, ileriki yaşlarda tekrarlanan zeka testlerinde daha düşük puan alırlar.
Üstün zekalı DEHB/DEB olan çocuklara okul yaşamında destek verilmezse, bu çocuklar giderek okuldan kopar, bazen erken sınıflarda okulu terk ederler. Toplum için önemli bir değer olan bu çocukların kaybolmamaları için mutlaka akademik olarak desteklenmeleri gerekir.

Prof. Dr. Münire ERDEN
Dr. Seda SARAÇ
FARKLI ÇOCUKLAR
DEHB VE DİSLEKSİ EĞİTİM DANIŞMANLIĞI
www.farklicocuklar.com