Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Nisan 2014 Pazar

DİSLEKSİK OLAN ÇOCUKLAR NASIL ÖĞRENİR?

Ülkemizde, disleksik çocuklara tanı koymak batı ülkelerine göre daha zordur. Türkçenin büyük ölçüde söylendiği gibi yazılan ve  harf  sayısı  az olan bir dil olması, disleksik çocuklara büyük avantaj sağlamaktadır. Ağır vakaların dışında, disleksi olan çocuklar  biraz geç de olsa okuma- yazma öğrenebilmektedirler. Ancak bu durum bir çok disleksik çocuğa tanı konulmamasına ve onların öğrenme sürecinde yaşadıkları sorunların anlaşılmamasına neden olmaktadır.
Disleksik çocuklar okuma-yazma öğrenseler de yaşıtlarına göre daha yavaş ve hatalı okurlar. Ayrıca uzun okumalar çocuğu yorduğu gibi, göz ve baş ağrısına da neden olabilir. Disleksik çocuklar, bu nedenle okumaktan hoşlanmazlar. Yanlış ve eksik okumaları ise bazen okuduklarını anlamada güçlük çekmelerine de neden olabilir.
Disleksik çocukların okuma sorunları dışında, düşünme ve öğrenme biçimlerinin farklı olmasından kaynaklanan okulda öğrenme güçlükleri vardır. Disleksik çocukların öğrenme stilleri görsel ve uzamsaldır. Diğer bir değişle, duyduklarını ve okuduklarını gözlerinde canladırma becerileri çok güçlüdür ve bu becerilerini kullanarak öğrenmeye çalışılar.  Üç boyutlu nesneleri daha kolay algılarlar.
Disleksik çocukların düşünme biçimleri ise bütüncüldür. Sıralı, adım adım öğrenmelerde güçlük çekerler. Diğer bir değişle ormanı görür, içindeki ağaçları tek tek farkedemazler. Bu nedenle  detaylarda hatalar yaparlar. Parçadan bütüne ulaşmakta güçlük çekerler.
Disleksik çocuklar bu iki özellikleri nedeniyle,  dinledikleri ya da okuduklarına olduğundan daha çok anlam yükler ve diğer çocuklardan farklı anlamlar çıkarırlar.  Aslında disleksikler arasından dahi çıkmasının temel nedeni de bu özelliklere sahip olmalarıdır. Ancak yaşamsal değeri olan bu özellikler, okul öğrenmelerinde işlerine yaramaz.
 Geleneksel eğitim sisteminde, bilgi ve beceriler sıralı olarak kazandırılır, görsellerden çok sembollerden yararlanılır, yorumdan çok yanıtı tek olan bilgiler önemsenir. Başarı, zamanın sınırlı olduğu testlerle ölçülür. Bu yaklaşımlar disleksik çocuklara uygun olmadığı için başarısız olurlar ve kendilerine olan güvenleri azalır. Disleksik çocukların bu zorlukların üstesinden gelebilmelerine, kendi öğrenme ve düşünme biçimlerine uygun yapılacak birebir eğitim çok önemli katkıda bulunmaktadır.
Prof. Dr. Münire Erden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder